1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30
Anadolu'da Türk Birliği'nin Sağlanması; I. Murat'ın şehit
edilmesinin ardından oğlu Bâyezid, devlet
adamlarının ittifakıyla hükümdar ilân edildi. Babasının
ölümünü fırsat bilen Anadolu'daki beyliklerin
Osmanlılar'a bıraktığı toprakları yeniden ele geçirmek
maksadıyla harekete geçtiklerini haber alan
Bâyezid, süratle Anadolu'ya döndü. 1390 yılında Germiyan,
Aydın, Menteşe ve Saruhan beylikleri
ortadan kaldırıldı. Ertesi yıl Hamidoğulları Beyliği
toprakları ele geçirildi ve bu beyliklerin yer aldığı
topraklarda Anadolu beylerbeyliği adıyla idarî bir ünite oluşturuldu.
Ardından Osmanlıların en önemli
rakip olarak gördüğü Karaman Beyliğine yönelen Yıldırım
Bâyezid, Konya'yı kuşattı. Alaaddin Ali
Bey'in barış talebi, Beyşehir ve çevresinin Osmanlılara bırakılmasıyla
kabul edildi.(1391). Fakat
Yıldırım Bâyezid'in Mora ile ilgilenmesini fırsat bilerek
Ankara Sancak Beyi Sarı Timurtaş Paşa'yı
esir alması üzerine, Yıldırım Bâyezid, Alaaddin Bey'e kesin
bir darbe vurmaya karar verdi.
Anadolu'ya geçen Yıldırım, üç gün süren savaşın ardından
ele geçirilen Alaaddin Bey'i ortadan
kaldırdı ve toprakları Osmanlılara ülkesine dahil edildi(1397).
Karamanoğlu tehlikesinin bertaraf
edilmesiyle, Anadolu'da Osmanlılara direnebilecek en güçlü
devlet olarak Kadı Burhaneddin devleti
kalmış idi. Daha 1392 yılında, Kadı Burhaneddin'in müttefiki
durumundaki Candaroğlu Süleyman anî
bir baskınla öldürülüp beyliğin Kastamonu şubesi ortadan
kaldırılmıştı (1392). Ardından, ertesi yıl
Amasya ve Merzifon civarı Osmanlı hâkimiyetine alınmıştı.
Kadı Burhaneddin'in 1398'de Kara Yülük
tarafından öldürülmesi üzerine, ona bağlı Sivas, Tokat,
Kayseri, Malatya gibi şehirler birer birer ele
geçirildi. Böylece Fırat'ın batısında kalan Anadolu
toprakları Osmanlı sancağı altında birleştirilmiş
oluyordu.
Yıldırım Bâyezid'in İstanbul Kuşatması ve Balkanlardaki
Fetihleri. Yıldırım Bâyezid'in Karaman
seferine anlaşma gereği katılan Bizans İmparatoru V.Yuannis'in
oğlu Manuel'in, babasının ölümü
üzerine anlaşmayı çiğneyerek İstanbul'a kaçması sebebiyle
Yıldırım, İstanbul'u kuşatmaya karar
verdi. 1391'de başlayan ilk muhasara 1396 yılına kadar sürdürüldü.
Bu maksatla İstanbul Boğazı'nda
Anadolu Hisarı inşa edildi. Şehre dış yardımların
gelmesini önlemeyi ve iaşe zorluğu altında
savunmayı kırmayı hedefleyen bu muhasara Timur'un Anadolu'ya
ulaşmasına kadar fasılalarla devam
ettirilmiştir. Bu kuşatma sürerken bir yandan da Yıldırım,
Bulgaristan, Arnavutluk ve Bosna
taraflarında fetih hareketlerine devam etmekteydi. Kuşatma altındaki
Bizans'ın da talebi ile Türklere
karşı yeni bir Haçlı ittifakı oluşturan Macar Kralı
Sigismund, İngiltere dahil bütün Avrupa
devletlerinden topladığı 120 bin kişilik bir orduyla harekete
geçti. Yıldırım Bâyezid düşmanı şaşırtan
bir hızla Niğbolu Ovası'nda düşmanı karşıladı. 50-60 bin
kişilik Osmanlı ordusu, sayıca çok üstün
olan Haçlı ordusunu büyük bir bozguna uğrattı. Savaş
meydanından kurtulabilenler, kaçarken
Tuna'da boğuldular.(1396) Haçlılardan geriye sadece muazzam
bir ganimet kalmıştı. Bu ganimetle,
Edirne ve Bursa'da pek çok cami, medrese ve imaret inşa edilmiştir.
Zaferin ardından, Eflâk, Bosna,
Macaristan ve Mora üzerine seferler düzenlendi. İtibarı bu
zaferle bir kat daha artan Yıldırım, Niğbolu
dönüşünde Anadolu birliğini kurmaya yönelik nihaî adımları
atmaya başlayacaktır.
Ankara Savaşı ve Fetret Devri: Yıldırım Bâyezid, Fırat
boylarına kadar topraklarını genişlettiği
sırada, Timur da İran, Azerbaycan ve Irak'ı ele geçirmişti.
Bazı Anadolu beyleri Timur'a sığınırken,
ülkeleri istilâ edilen Celayirli Ahmet ve Karakoyunlu Kara
Yusuf da Yıldırım Bâyezid'in yanına
kaçmıştı. Böylece her iki devlet biribirine sınır komşusu
olmuş, ancak bu durum iki hükümdarın
da Türk dünyasının liderliğine oynamaları sebebiyle olumsuz
neticeler doğurmuştur. Timur,
Osmanlılara sığınan Celayirli Ahmet ve Kara Yusuf'un iade
edilmemesini bahane edip Sivas'ı
kuşatmış ve kendisine teslim edilmesine rağmen şehiri tahrip
etmişti(1400). Bu olaydan sonra da
her iki hükümdar arasında mektuplaşmalar devam etti. Fakat
Timur'un, Anadolu beyliklerine
topraklarının geri verilmesi ve bazı şehirlerin kendine bırakılması
gibi talepleri Yıldırım tarafından
reddedildi. Dolayısıyla iki fatih için savaş artık kaçınılmaz
hâle gelmişti. 160 binlik Timur'un
ordusunu, 70 bin kişiyle Çubuk Ovası'nda karşılayan Yıldırım
Bâyezid, savaşın başlarında
üstünlüğü ele geçirdi. Ancak Timur'un safında eski
beylerini gören bazı askerlerin saf değiştirmesi
ve Kara Tatarların Osmanlı ordusunun arkasını çevirmesi savaşın
talihini değiştirdi. Bir avuç
askerle direnmeye çalışan Yıldırım Bâyezid sonunda esir
edildi (26 Temmuz 1402). Ankara
Savaşı'nı kazanan Timur, Anadolu beyliklerini tekrar ihya etti
ve böylece Anadolu Türk birliği
parçalandı. Balkanlardaki Türk ilerleyişi durduğu gibi bir kısım
topraklar da elden çıktı. Yıldırım'ın
oğulları arasındaki taht mücadeleleri Osmanlı devletinin
"Fetret Devri" boyunca 12 yıl müddetle
devam etti. Şayet bu savaş gerçekleşmemiş olsaydı, hiçbir
direnme gücü kalmayan İstanbul
büyük bir ihtimalle Yıldırım Bâyezid zamanında Türklerin
eline geçecekti. Dolayısıyla Ankara
Savaşı Osmanlıları en az 50 yıl geriye götürmüştür.Esir
düşen Yıldırım Bâyezid, yedi ay boyunca
Timur'un yanında şehir şehir dolaştırıldıktan sonra üzüntüsünden
ecele yenik düştü. Osmanlı
şehzadeleri tahtın sahibi olabilmek için kıyasıya
birbirleriyle mücadele etmeye başladılar. Bu
mücadele Çelebi Mehmet'in tek başına devlet idaresine hâkim
oluşuna kadar devam etti (1413).
Çelebi Mehmet kardeşleri Süleyman, İsa ve Musa Çelebi'yi
bertaraf ettikten sonra Anadolu Türk
birliğini yeniden tesis etmek için çaba sarf etti. Güçlenen
Karamaoğullarının nüfuzunu kırdı,
Karamanoğlu Mehmet Bey'in eline geçen Osmanlı topraklarını
geri aldı. Candaroğulları
beyliğinden Çankırı'yı ve ardından Canik (Samsun) bölgesini
yeniden Osmanlı ülkesine kattı.
Fakat Şehzade Mustafa ve Simavna Kadısı oğlu Şeyh Bedreddin'in
isyanları ülkeyi
karıştırmaktaydı.(1419) Şehzade Murat Rumeli ve Manisa'da
ortaya çıkan bu isyanı bastırdı, Şeyh
Bedreddin ve adamları yakalanarak idam edildi. Timur'un
beraberinde götürdüğü Mustafa Çelebi
de Anadolu'ya döndüğünde tahtta hak iddia etmişti. Şehzade
Mustafa'nın Selânik'te başlattığı
isyan bastırıldı. Asi şehzade Bizans'a sığınmak zorunda
kaldı. Çelebi Mehmet öldüğü zaman
Osmanlı ülkesinde sükûnet büyük oranda tesis edilmeye başlanmıştı
(1421).
Babasının en büyük yardımcısı olan şehzade Murat tahta
çıktığı zaman Bizans tarafından karşısına
çıkarılan amcası Mustafa Çelebi'nin isyanını bir kez daha
bastırdı ve Bizans'ı cezalandırmak için
İstanbul'u kuşattı(1422). Bu defa küçük kardeşi Şehzade
Mustafa'nın isyan haberini alan II.Murat,
kuşatmayı kaldırarak kardeşini cezalandırmak zorunda kaldı.
İsyancıların yanında yer alan Anadolu
beyliklerine karşı harekete geçen II.Murat, Candaroğlu İsfendiyar
Bey'i itaat altına aldı. İzmir Beyi
Cüneyd'i ortadan kaldırıp, İzmir, Aydın ve Menteşe civarını
ele geçirdi. Germiyanoğlu Yakub Bey'in
çocuğu olmadığından, topraklarını Osmanlılara bırakmayı
vasiyet etmişti. Onun ölümüyle Germiyan
ili de Osmanlılara katılmış oldu(1428). Balkanlarda da durum
Osmanlılar lehine düzelmeye başladı.
Nitekim Fetret devri sırasında elden çıkan topraklar geri alındığı
gibi, 1440'a kadar Belgrat hariç
bütün Sırp toprakları Osmanlı hâkimiyetine girmişti. Fakat
Erdel ve Eflâk'ta üst üste gelen bazı
küçük bozgunlar Avrupa'da büyük bir sevinçle karşılanarak,
Osmanlılara karşı yeni bir Haçlı seferinin
tertip edilmesine cesaret vermişti. II. Murat, Balkanlardaki
Osmanlı varlığını tehlikeye atmamak için
Macarlarla Segedin Antlaşmasını imzaladı (1444) ve bu anlaşmadan
sonra tahttan feragat etti.
Küçük yaştaki oğlu II. Mehmet'in hükümdar olmasını fırsat
bilen Macarlar anlaşmayı bozdu ve yeni
bir Haçlı ittifakı oluşturuldu. II. Murat yeniden ordunun başına
geçerek düşmanı Varna Savaşı'nda
karşıladı. Macar kralı öldürüldü. Haçlıların lideri
durumundaki Jan Hünyad güçlükle kaçabildi(1444).
Çandarlı Halil Paşa'nın ısrarıyla ikinci kez tahta çıkan
II. Murat, Mora ve Arnavutluk'a sefer düzenledi.
Varna'nın intikamını almak isteyen Jan Hünyad yeniden
harekete geçti. Fakat II. Kosova
Muharebesi'nde bir kez daha Sırplar büyük bir yenilgiye uğratıldı
(1448). Varna ve Kosova
savaşlarıyla Osmanlılar Balkanlardaki durumunu iyice güçlendirmiş,
Bizans'ın batıdan yardım alma
umutları ise tamamen ortadan kaldırılmıştır. II. Murat 48
yaşında ölünce II. Mehmet yeniden
Osmanlı tahtının sahibi olmuş (1451) ve Osmanlı Devleti artık
bu dönemde tam bir cihan devleti
hâline gelmiştir.
2-Fatih ve Cihan Devleti'nin Doğuşu:
İstanbul'un Fethi: II. Mehmet, babasının ölümü üzerine
ikinci kez Osmanlı tahtına oturduğunda,
devletin ortasında bir şer adacığı hâlinde kalmış köhne
Bizans'ı ortadan kaldırmayı öncelikle hedef
olarak belirlemişti. Böylelikle Osmanlı devleti tam bir cihan
devleti haline gelebilecekti. Hedefini
gerçekleştirmek için ilkin Sırbistan ve Eflâk ile anlaşma
imzalayan Fatih, Karamanoğlu tehlikesini
de geçici de olsa bertaraf etti. Bizans'a ulaşabilecek muhtemel
yardımı önlemek için Boğaz'ın
Avrupa yakasına Rumeli Hisar'ını yaptırarak kuşatma hazırlıklarını
tamamladı. Nihayet kuşatılan
İstanbul'a karşı 6 Nisan 1453'te kara ve denizden saldırı başlatıldı.
II. Mehmet, Edirne'de
döktürdüğü çağının en güçlü toplarıyla İstanbul
surlarını karadan sarsarken 18 Nisan'da donanma
bütün İstanbul adalarını ele geçiriyordu. Fakat, Haliç'in
zincirle kapatılması sebebiyle kara ve
deniz birlikleri müşterek bir harekâta geçemiyor ve bu durum
da kuşatmanın başarısına gölge
düşürüyordu. Nihayet 22 Nisan'da Osmanlı donanmasının
karadan Haliç'e indirilmesi gibi müthiş
bir plânın gerçekleştirilmesi, kuşatmanın seyrini değiştirmeye
başlamıştı. Seksen parçalık
donanmayı bir anda karşılarında gören Bizans'ın direnme gücü
artık kırılmıştı. 29 Mayıs 1453'teki
nihaî harekâtla İstanbul fethedildiğinde, II. Mehmet,
Peygamberimizin müjdesine mazhar oluyor ve
"feth-i mübin" ile "Fatih"lik şerefini elde
ediyordu.Bizans'ın ortadan kaldırılması hem Türk tarihi
hem de dünya tarihi açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu
fetihle Osmanlı Devleti, artık tam bir
cihan devleti hâline gelmiş, İslâm dünyası ve Avrupa içinde
büyük bir prestij ve güç kazanmıştır.
Avrupa için bu fetih çağ açıp, çağ kapayan bir fetihtir.
Katolik Avrupa'nın, Ortadoks dünyasıyla
bütünleşme çabaları, İstanbul'un fethiyle önlenmiş,
aksine Balkanları da tamamen ele geçirmek
suretiyle Fatih, kısa zamanda Ortadoksları himayesi altına almıştır.
Nitekim Papa V.Nikola'nın
Türklere karşı harekete geçilmesi fikri pek taraftar bulamamış,
aksine, Ege adalarındaki halk,
Balkanlardaki bazı despotluklar ve prensler Fatih'i İstanbul'un
fethinden dolayı kutlayan mektuplar
yazmışlardır. Papa'nın isteğine sadece Almanya, Napoli ve
Venedik olumlu cevap vermiş fakat
onlar da kendilerinden ziyade Sırp, Macar ve Arnavutları kışkırtarak
sonuç almaya çalışmışlardır.
Fatih'in Batı Politikalar: Sırbistan Seferleri; İstanbul'un
fethinden sonra Osmanlılara bağlılığını
bildiren ve ele geçirdiği bazı kaleleri geri veren Sırplar
Macarlar ile iş birliği yaparak yeniden
düşmanlıklarını göstermeye başlamışlardı. Bunun üzerine
1454-1457 arasında üç kez peşpeşe
Sırbistan'a sefer düzenlendi. Belgrat dışındaki bütün Sırp
toprakları ele geçirildi. Sırp Kralı
Bronkoviç'in ölümüyle başlayan taht mücadelelerinden
faydalanan Osmanlılar, Sırpları vergiye
bağladılar. Taht kavgalarının yeniden alevlenmesi üzerine,
Mora seferinde bulunan Fatih, Sırp
meselesine son verilmesini emretti. Mahmut Paşa, 1459'da başkentleri
Semendire'yi ele
geçirilerek Semendire Sancakbeyliğini oluşturdu. Böylece Sırbistan'da
350 yıl sürecek Osmanlı
hâkimiyeti başlamış oluyordu.
1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30