1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30
6-TÜRK-İSLAM DEVLETLERİ:
İSLÂMÎ DÖNEM TÜRK DEVLETLERİ
1-KARAHANLILAR(840-1212)
Karahanlılar, daha önceki Türk devletlerinden farklı olarak,
hükümdarların ve halkının çoğunluğunun
Müslümanlığı seçtiği ilk Türk-İslâm devletidir. Bu
sebeple Türk tarihi içerisinde Karahanlıların özel bir
yeri ve önemi vardır.
Hâkaniye ve İlig-Hanlar adlarıyla da anılan Karahanlı
Devleti, başta Karluklar olmak üzere Çiğil,
Yağma ve Tuhsı gibi Türk Boylarına dayanıyordu. Karluklar,
Balasagun merkez olmak üzere Yedi-
su bölgesinde bir devlet kurmuşlardı. Karluk yabgusu, bağlı
bulunduğu Uygur Hakanlığı'nın 840
yılında Kırgızlar tarafından yıkılması üzerine istiklâlini
ilân etti. Kendisini Türk hakanlarının yasal
halefi sayan yabgu Karahan unvanını aldı.
Karahanlıların ilk hükümdarı olarak Bilinen Bilge Kül Kadır
Han, Maverâünnehir'deki Sâmanî devleti
ile mücadelelerde bulundu. Oğullarından Arslan Han ulu hakan
olarak Balasagun'da, Oğulcak Kadır
Han ise Talas'ta oturdular. Kadır Han 893'te başkenti Kaşgar'a
nakletti. Bu dönemde yeğeni Satuk
Buğra Han Müslümanlarla temas kurdu ve Karahanlı Devleti'nin
başına geçince de İslâmiyet'i resmî
din olarak kabul etti (920). Bu tarihten sonra Abdulkerim Satuk
Buğra han adıyla anıldı. Ancak
Karahanlı sınırları içersindeki halkın tamamiyle İslâmiyet'i
seçmesi Satuk Buğra Han 'ın oğlu Baytaş
zamanında gerçekleşmiştir.
Karahanlı Hükümdarı Ebu Nasr Ahmed zamanında, kardeşi İlig
Nasr tarafından Samaniler devletine
son verildi (999). Ebu Nasr Ahmed Abbasi halifesi tarafından bir
İslâm hükümdarı olarak tanınan ilk
Karahanlı hanı olmuştur. Karahanlı Devleti'nin sınırları
Balasagun, Özkent ve Tarım Havzası'nın batı
kısmı ile Karakurum dağları dolaylarına kadar genişlemişti.
Güneyde Gazneliler ile komşu oldular ve
mücadele ettiler. Ancak hanedan arasında çıkan anlaşmazlık
neticesinde devlet Doğu ve Batı olmak
üzere ikiye ayrıldı (1042). Doğu Karahanlıların başında
Tamgaç Buğra Han; Batı Karahanlıların
başında ise Ahmet Arslan Han bulunuyordu.
Doğu Karahanlı Devleti (1042-1211): Doğu Karahanlı Devleti'nin
sınırları Kaşgar, Fergana, Balkaş
gölü civarına kadar uzanmaktaydı. Devletin merkezi zaman
zaman Balasagun, Talas ve Kaşgar
şehirleri olmuştur. Doğu Karahanlı Devleti'nin ilk hükümdarı
sayılan Tamgaç Buğra Han âdil ve dindar
bir kişi olarak tanınmaktaydı. Yusuf Has Hacib'in yazdığı
Kutadgu Bilig bu hükümdara sunulmuştur.
Doğu Karahanlı Devleti 1090 yılında Selçuklulara bağlandı.
Devlet 1133 yılında Moğol asıllı
Karahıtayların hâkimiyetine girdi. Bu durum 1211'e kadar devam
etti. Bölgenin tamamı Cengiz Han
tarafından istilâ edildi.
Batı Karahanlı Devleti (1042-1212):Batı Karahanlıların sınırları
batıda Aral gölünden doğuda
Çimkent ve Özkent'e kadar uzanmaktaydı. Devletin başkenti önceleri
Özkent idi. Daha sonra
Semerkant ve Buhara devletin merkezleri olmuştur. İlk hükümdarları
Ahmet Arslan Han idi.
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah bir Karahanlı prensesi ile
evlenerek iki devlet arasında akrabalık
kurdu ve böylece Karahanlıları kendisine bağladı (1089). Selçukluların
Katavan Savaşı'nda
yenilmesiyle beraber Batı Karahanlılar da Karahitay hâkimiyetine
girmişti (1141). Harzemşahlar
bölgedeki Moğol hâkimiyetine son vermiş, son Karahanlı hükümdarı
Osman Han'ı da ortadan
kaldırarak, bu devleti yıkmışlardır (1212).
2-GAZNELİLER(969-1187)
Gazneliler Devleti adını, Doğu Afganistan'da bulunan başkentleri
Gazne'den almaktadır. Ayrıca
hükümdarlık hanedanının kurucusundan dolayı Sebük-teginliler
veya lâkaplarından dolayı Yemînîler
diye de anılırlar.
Sâmanoğulları Devleti'nin (819-1005), dağılmaya başladığı
sırada, bu devlette komutanlık ve valilik
yapan Türkler, bazı bölgeler de hâkimiyet kurmuşlardı .
Bunlardan biride Horasan Emiri Alp-Tegin'dir.
Alp-Tegin Doğu Afganistan'daki Gazne şehrini ele geçirerek,
Gazneli Devleti'nin ilk temellerini
atmıştır 963). Alp-Tegin'in ölümünden sonra yerine geçen oğulları
aynı başarıyı gösteremeyince,
Türkler Alp-tegin'in komutanlarından Sebük- tegin'i başa geçirdiler
(977). Sebük-tegin 'in başa
geçmesiyle, Gazneliler Devleti hükümdarlığın babadan oğula
geçtiği bir hanedanın idaresine
girmiştir. Nitekim Sebük-tegin'in ölümüyle birlikte tahta oğlu
Mahmut geçti. Gazneli Mahmut
zamanında, devlet en parlak devrini yaşadı.
Türk tarihinde sultan unvanını ilk defa Gazneli Mahmut kullanmıştır.
Gazneli Mahmut 1001-1027
tarihleri arasında Hindistan'a 17 sefer düzenleyerek, Kuzey
Hindistan'ı topraklarına kattı. Bölge
İslâmlaştı ve böylece Pakistan devletinin temeli atılmış
oldu.
Gazneli Mahmut'un ölümü üzerine (1030) yerine geçen Sultan
Mesut, babası gibi dirayetli değildi.
Selçuklu tehlikesinin artmasına rağmen, O Kuzey Hindistan'a
sefer düzenlemişti. Nihayet
Dandanakan Savaşı'nda Selçuklular karşısında büyük bir
yenilgiye uğradı. Topraklarını kaybederek
Hindistan'a çekilmeye mecbur kaldı. Sultan İbrahim zamanında
devlet Selçuklu hâkimiyetine girdi
(1059). Afgan asıllı Gurlular, 1187 tarihinde Gazneli Devleti'ni
ortadan kaldırdılar.
3-BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ(1040-1157 )
Batı Türklüğünün en kalabalık ve güçlü kesimi olan Oğuzlar
, II. Göktürk Devleti ve Uygur Kağanlığı
zamanında daha batıya göç etmek zorunda kalmıştı. IX. ve X.
yüzyıllarda gerçekleşen ikinci göçte,
Guz adıyla anılan bir kısım Oğuz kitleleri Doğu Avrupa'ya
kadar ilerlemiş, asıl kitle ise Seyhun
nehri civarında kalmıştır .
Seyhun bölgesine gelen Oğuzlar, X. yüzyılda kışlık
merkezleri Yenikent olan bir siyasî teşkilât
oluşturmuşlardır. Başkanlarına Yabgu denildiği için bu
devlete de Oğuz Yabgu Devleti adı verilmiştir.
Devletin sınırları Seyhun'dan Hazar Denizi'ne kadar
uzanmaktaydı.
Ancak Oğuz Yabgulularında asıl siyasî ve askerî güç
yabgudan çok sübaşı, yani ordu komutanının
elindeydi. Selçuklu Devleti'ne adını veren Selçuk Bey ve
babası Dukak da sübaşı görevinde olup,
Oğuz yabgusu ile aralarında gizli bir mücadele söz konusuydu.
Nitekim kaynaklarda adı
belirtilmeyen Oğuz yabgusu, bir Türk zümresi üzerine sefer
yapmak isteyince sübaşı Dukak bu
sefere itiraz etmiş ve bu yüzden aralarında kavga olmuş ve
gizli mücadele böylece gün yüzüne
çıkmıştır. Bu olay Dukak'ı sübaşılıktan etmişse de,
onun ve ailesinin Oğuzlar arasındaki itibarını
artırmıştı. Nitekim ölümünden sonra oğlu Selçuk da sübaşılık
görevine getirilmiş, devletin askerî
gücünü eline geçirmişti. Sübaşı Selçuk ile yabgunun arası
da açılmış, hem bu yüzden hem de yer
ve otlak darlığı yüzünden, Selçuk ve emrindekiler Maverâünnehir'e
göç etmek zorunda kalmışlardır.
Selçuk Bey'in, Seyhun nehri kenarındaki Cent şehrine göçü (960)
Selçuklu Devleti'nin ortaya
çıkmasını sağlayacak önemli bir gelişmedir. Cent'te halkın
büyük bir kısmı Müslüman idi. Selçuk ve
kendine bağlı olanlar, eski inanışlarıyla benzerlik gösteren
bu dine sıcak bakıyorlardı. Kısa bir süre
sonra İslâmiyet'i kabul ettiler. Böylece siyasî ve sosyal yönden
de yeni bir kimliğe ve güce sahip
olmuşlardı. Nitekim Selçuk Bey, Oğuz yabgusunun yıllık
vergiyi almak için gönderdiği memuru,
kafire haraç verilmeyeceğini söyleyerek Cent'ten kovdu. Müslüman
olmayan Oğuzlarla mücadele
etmekten kaçınmadı. Böylece İslâm ve Türk dünyasında
şöhreti gittikçe yayıldı.
Müslümanlığı kabul eden Oğuz kitlelerinin kendisine katılmasıyla
Selçuk Bey, gücünü her geçen
gün daha da artırmaktaydı.
Sayılarının gittikçe artması üzerine Selçuk Bey , Samaoğulları
hükümdarından kendilerine yeni bir
yurt gösterilmesini istedi. Buhara yakınlarındaki Nûr kasabası
yurtluk olarak gösterildi. Seyhun'u
geçen Oğuzlar, Nûr kasabasına yerleşti. Buna karşılık
Karahanlılarla çarpışan Samanoğullarına
yardım edildi. Ancak Samanoğulları Devleti kısa bir süre
sonra yıkıldı (999). Ülke Karahanlı ve
Gazneliler tarafından paylaşıldı. Yüz yaşını geçmiş
olan Selçuk Bey 1009 tarihin de Cent'te vefat
etti.
Selçuk Bey'in 4 oğlu vardı: Mikâil, Arslan (İsrail), Yusuf
ve Musa. En büyük oğlu Mikail babası
hayatta iken bir savaşta ölmüştü (998). Bu sebeple Tuğrul
ve Çağrı adındaki iki oğlunu Selçuk Bey
yetiştirmiştir. Yabgu unvanını taşıyan Arslan, babasının
ölümü üzerine başa geçti. Diğer kardeşi
Musa ise onun yardımcısı durumundaydı.
Arslan Yabgu, Maverâünnehir'i ele geçiren Karahanlılarla mücadele
etti. Karahanlılara karşı isyan
eden Ali Tegin ile ittifak kurdu. Buhara'yı ele geçirdiler. Bu
güç birliğine karşı Gazneli Sultan
Mahmut ve Karahanlı Yusuf Kadır Han anlaşmaya vardılar.
Gazneli Mahmut, görüşmek isteği ile
yanına çağırdığı Arslan Yabgu'yu tutukladı ve Hindistan'ın
kuzeyindeki Kalincar Kalesi'ne hapsetti
(1025). Arslan Yabgu 7 sene kaldığı bu kalede öldü(1032).Tuğrul
ve Çağrı Beyler, amcaları Arslan
Yabgu'nun tutuklanması üzerine fiilen Oğuzların liderleri
durumuna geldiler (1025) .
Ancak geleneğe uygun olarak diğer amcaları Musa'yı yabgu ilân
ettiler. Arslan Yabgu'nun
ölümünden sonra Selçuklularda kısa süren bir dağınıklık
yaşandı . Arslan Yabgu'ya bağlı
Türkmenlerin bir kısmı, Gazneli Mahmut'un izniyle Horasan' a
geçti. Bunlar ileride Selçukluların Irak
ve Horasan kolunu oluşturacaklardır. Arslan Yabgu ile ittifak
kurmuş olan Buhara hâkimi Ali Tegin,
Tuğrul ve Çağrı Beylerin kendine bağlı kalmasını
istiyordu. Buna karşı çıkan Tuğrul ve Çağrı Beyler
ile Ali Tegin arasında şiddetli muharebeler cereyan etti. Selçuklular
Harezm bölgesine çekilmek
zorunda kaldı. Gazneli Valisi Harezmşah Altuntaş'ın gösterdiği
bölgeye oturdular (1030 ). Ancak
daha sonra, artan Gazneli tehlikesine karşı Selçuklular, Ali
Tegin ve Harezm valisi ile ittifak kurdular.
Harezm'de Cent Hâkimi Şah Melik tarafından 7-8 bin Türkmen'in
öldürüldüğü korkunç baskın(1034),
ve müttefikleri Harzemşah Harun ve Ali Tegin'in ölümleri (1035)
üzerine, Selçuklular Horasan'a
geçmek zorunda kaldılar.
Tuğrul ve Çağrı Beylerin beraberlerinde Musa Yabgu ve İbrahim
Yınal kuvvetleri olduğu hâlde, Gazneli
hâkimiyetindeki Horasan'a girişleri, Gazneli sultanı Mesut'u
oldukça telâşlandırdı. Çünkü daha önce
bu bölgeye gelen Türkmenler, Gaznelileri çok uğraştırmıştı.
Bu sebeple Gazneli Mesut büyük bir
ordu hazırladı. Ancak Nesa yakınlarında yapılan savaşta Selçuklular
bu orduyu ağır bir yenilgiye
uğrattı (Haziran 1035). Gazneli Mesut, Selçuklulara bazı bölgeleri
bırakmayı kabul etti. Fakat
Selçukluların kazandığı zaferi duyan Oğuz kitleleri bölgeye
akmaya başlamıştı. Bu durum karşısında
Gaznelilerden yeni bölgeler istendi. Bu isteği geri çeviren
Gazneli Mesut, Selçukluların üstüne
yeniden bir ordu gönderdi. Serahs yakınlarında yapılan savaşta
Selçuklular yine büyük bir zafer
kazandı (Mayıs 1038). Horasan'ın tamamı Selçuklu hâkimiyetine
geçti. Selçuklular bağımsızlıklarını
ilân ederek ilk idarî düzenlemeleri yaptılar. Tuğrul Bey ele
geçirilen Nişapur'u devlet merkezi ilân
etti.
1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30