1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30
8-OSMANLILAR:
OSMANLI DEVLETİ
Anadolu(Türkiye) Selçuklularının 1308 yılında ortadan
kalkmasıyla beraber, özellikle Batı
Anadolu'daki beylikler arasında, Türk birliğini yeniden tesis
etmeyi amaçlayan mücadeleler
kızışmış idi. İşte bu mücadelelerin neticesinde Anadolu'da
Osmanoğullarının yıldızı parlayacak ve
altı yüz yılı aşan muhteşem bir Türk devletine tarih tanıklık
edecektir. Osmanoğullarının Menşe'i:
Tarihi kaynaklara göre Osmanlı devletini kuranlar, Oğuzların
24 boyundan biri olan Kayı boyuna
mensuptur. Oğuz an'anesine göre Kayılar, sağ kolda yer alan
Boz-okların Günhan kolunun en
büyük boyudur. Dolayısıyla Oğuz teşkilât yapısında Kayılar,
hakim unsurdur. Bundan dolayı
Dede Korkut'ta "hâkimiyet bir gün Kayı'ya değe; bu dediğim
Osman neslidir" denilerek
Osmanoğullarının hâkimiyeti meşrulaştırılır.
Kayılar, Malazgirt Savaşı'nın hemen akabinde Anadolu'ya gelen
Oğuz boylarındandır. Dolayısıyla
onların Anadolu coğrafyası içerisinde yurt tutmaya yönelik göç
hareketleri hem Anadolu'nun
Türkleşmesi hem de Türkiye tarihinin şekillenmesi bakımından
oldukça önemlidir. Tarihî
kaynaklara göre elli bin kadar Tatar ve Türkmen gaza ve cihat
maksadıyla önce Erzurum ve
Erzincan'a, ardından da Artuklu sahasında yer alan Güneydoğu
Anadolu'ya yönelmişlerdi. Kayı
boyunun beyi Süleyman Şah, Halep'e giderken Fırat'ta boğulmuş
ve "Türk Mezarı" da denilen
Caber Kalesi'nde defnedilmiştir. Beylerini kaybeden "göçer
evli"lerin bir kısmı, bugünkü Urfa-
Viranşehir ve Mardin-Derik kazaları arasında bulunan Beriyye'ye
gitmiş bir kısmı ise Anadolu'ya
dağılmıştır. Bu sahalar, Kayı boyuna mensup Karakeçililer'in
günümüzde de yoğun olarak
yaşadıkları bölgelerdir.
Babasının ölümü üzerine dört yüz kadar göçer evli ile bölgeyi
terk eden Ertuğrul Gazi önce Pasin
Ovası'na, Sürmeliçukuru'na varıp bir müddet burada kalmış,
sonra Selçuklu Hükümdarı Sultan
Alaaddin'in çağrısı üzerine Adıyaman ve ardından Ankara
civarına gelmiştir. Yaklaşan Moğol
tehlikesi ve uçları basan Bizans'a karşı yardımını gördüğü
Ertuğrul Gazi liderliğindeki Kayıları
Ankara civarındaki Karacadağ'a konduran Sultan Alaaddin,
Rumlara karşı Sultanönü
(Eskişehir)'nde kazanılan zaferde, ordusunun akıncılığını
üstlenen Ertuğrul Gazi'ye Söğüt,
Domaniç ve Ermeni Beli'ni yaylak ve kışlak olarak tahsis etmiştir.
Ertuğrul Gazi'nin vefatı üzerine
(1281 veya 1288), küçük oğlu Osman Bey, Kayıların başına
geçmiştir.
1-Kuruluş Devri:
Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu; Osman Bey, Oğuz aşiretlerinin
ittifakıyla başa geçtikten sonra, siyasî
ve dinî bakımdan Anadolu'nun en itibarlı ve nüfuzlu
tarikatlerinden Ahilerin mühim bir şahsiyeti olan
Şeyh Edebali'nin kızı ile evlenerek, gücünü artırmış idi.
Bundan sonra Osman Gazi, Bizans'a karşı
genişleme politikasını uygulayarak, İnegöl, Karacahisar ve
Yarhisar'ı ele geçirdi ve bölgenin mühim
merkezlerinden olan Bilecik'i alarak, burayı beyliğin merkezi
yaptı (1299). Bu tarih devletin kuruluş
tarihi olarak kabul edilir. Selçuklu Sultanı III. Alaaddin
Keykubad'ın İlhanlı Hükümdarı Gazan Han'ın
kuvvetleri tarafından tutulup, İran'a götürülmesi üzerine
Selçuklu ümerasından bazıları ve bölgedeki
Türkmen beyleri Osman Bey'e teveccüh göstermiş; Oğuz an'anesine
göre onun hâkimiyetini
tanımayı kabul etmişlerdir. Nitekim Oğuz beyleri Oğuz Han töresine
göre tertip edilen bir törende
Osman Bey'in önünde diz çökerek, onun verdiği kımızı içmek
suretiyle tâbiyetlerini sunmuşlardır.
Ancak henüz küçük bir beylik durumundaki Osmanoğullarının,
şeklen de olsa bu dönemde, İlhanlı
hâkimiyetini tanıdıkları bilinmektedir. Osman Gazi, beyliğini
ilân ettikten sonra idaresi altındaki
bölgeleri beş kısma ayırarak buraları güvendiği ve savaşlarda
yararlık gösteren kimselere tevcih etti.
Oğlu Orhan'a Sultanönü, büyük kardeşi Gündüz Bey'e Eskişehir'i,
Aykut Alp'e İn-önü'yü, Hasan
Alp'e Yarhisar'ı ve Turgut Alp'e de İnegöl'ü verdi. Diğer oğlu
Alaaddin'e ise şeyh Edebali'nin emin ve
nazırlığında, ailenin geçimi için, Bilecik ve havalisinin
gelirleri tahsis edildi.1302'de Bursa tekfurunun
liderliğinde birleşen Rum tekfurlarının Koyunhisar (Bafeon)
savaşında ağır bir mağlûbiyet tatmaları,
Osman Bey'in Bursa ve Kocaeli taraflarına akınlar yapmasını
oldukça kolaylaştırmıştı. Bir taraftan
Bursa öte taraftan İznik Türk kuşatması altında tutuluyordu.
Ancak yaşlılık sebebiyle Osman Bey,
fetihler için oğlu Orhan'ı görevlendirmişti. Nitekim 1324 yılında
Osman Bey vefat etti ve oğlu Orhan
Bey Osmanlı tahtına çıktı.
Orhan Bey, 1326 yılında Bursa'yı, uzun süren kuşatmanın ardından,
ele geçirince babasının
vasiyetini yerine getirerek, Osman Gazi'nin naaşını Bursa'ya
nakletti ve burayı devletin yeni
merkezi yaptı. Orhan Bey'in komutanlarından Akçakoca ve Karamürsel
ise İstanbul kıyılarına
kadar akınlarda bulunuyorlardı. Bu fetih ve akınlardan telâşlanan
Bizans İmparatoru Andranikos
büyük bir ordunun başında Osmanlılara karşı harekete geçtiyse
de Maltepe (Palekanon)
Savaşı'nda ağır bir yenilgi aldı (1329). Bu zafer, İznik ve
İzmit'in ele geçirilmesini kolaylaştırmıştır.
Rumeliye Geçiş; Karasi Beyliğinde başlayan taht mücadelelerinden
istifade eden Orhan Bey,
Balıkesir ve civarını topraklarına katarak, ileride gerçekleşecek
olan Rumeli fetihleri için mühim bir
mevkiye sahip olmuştur. Nitekim Karasi Beyliğinin deniz gücü
ve Hacı İl Bey, Evrenos Bey gibi
değerli komutanlar artık Osmanlıların emrine girmişlerdir.
Bizans içindeki taht kavgaları ve Bulgar-
Sırp saldırıları karşısında, gittikçe güçlenen Osmaoğullarından
yardım isteyen Kantakuzen'in
talebi üzerine Orhan Bey'in oğlu Süleyman, bir orduyla Rumeli'ye
geçti (1345). Edirne'yi kuşatan
Bulgar-Sırp kuvvetlerini bozan Süleyman Paşa bu zaferin karşılığında
Gelibolu'daki Çimpe
Kalesi'ni Bizans'tan aldı. Böylece Osmanlılar ilk kez Rumeli
yakasında bir üs elde etmiş oluyordu
(1356). Süleyman paşa Gelibolu'nun ardından Tekirdağ'a kadar
olan bölgeleri de ele geçirerek
buralara Anadolu'dan getirilen Türkmenleri yerleştirdi. Böylece
Rumeli'de de Türkleşme hareketi
başlamıştır. Süleyman Paşa'nın ölümünden sonra Rumeli'deki
fetihler için kardeşi Murat Bey
görevlendirildi (1359). Ancak 1362'de babası Orhan Bey'in de ölümü
üzerine Murat Bey, Bursa'ya
döndü ve Osmanlıların 3. hükümdarı olarak tahta çıktı (1362).Rumeli
ve Balkanlarda Fetihler;
I.Murat (Hüdavendigar) önce tahtta hak iddia eden kardeşlerini
bertaraf etmekle işe başladı ve bu
arada elden çıkan Ankara'yı yeniden aldı. Anadolu'da birliğin
sağlanmasının ardından Murat
Hüdavendigar, inkitaya uğrayan Rumeli ve Balkanların fethine yöneldi.
Bu sırada Balkanlar
karşıklık içindeydi. Bir taraftan Sırp Hükümdarı Düşan'ın
ölümü ile Sırplar arasında iç mücadeleler
şiddetlenmiş, öte yandan Macar Kralı Layoş, Balkanlarda
Ortadokslara olan baskıları artırmıştı.
Evrenos ve Hacı İl Bey komutasındaki kuvvetler bu durumdan da
yararlanarak Keşan'dan
Dimetoka'ya kadar olan yerleri fazla bir mukavemet görmeden ele
geçirmişlerdi. Sazlıdere Zaferi
ile Edirne ve Filibe, Lala Şahin Paşa tarafından fethedildi (1363/4).
Bu savaşlarda Bulgarların
yanında yer alan Bizans barış yapmak zorunda kaldı. Türk
ilerleyişini durdurmak isteyen Macar,
Bulgar,Sırp ve Ulahlardan müteşekkil bir Haçlı ordusu Macar
Kralı Layoş'un liderliğinde Edirne
üzerine yürüdü. Ancak Meriç sahilindeki Sırp Sındığı
denilen mevkiide, kalabalık Haçlı ordusunu
hazırlıksız yakalayan 10 bin kişilik kuvvetiyle Hacı İl Bey,
büyük bir bozguna uğrattı (1364). Sırp
Sındığı zaferiyle Osmanlılar, Balkanlardaki fetihlerine hız
verdiler ve bunu kolaylaştıracağı için
Osmanlı başkenti Bursa'dan Edirne'ye nakledildi. Fetihler karşısında
çaresiz kalan Bulgarlar Türk
himayesini kabul etmek zorunda kaldılar (1369). Çirmen Zaferi
ile (1372) Batı Trakya ve
Makedonya'nın bir kısmı Osmanlı hâkimiyetine girdi ve
Selanik ile Köstendil'in de ele
geçirilmesinin ardından Sırp Kralı Lazar, vergi verip,
gerektiğinde asker göndermek şartıyla
Osmanlılarla barış anlaşması imzaladı(1374). Yaklaşık on
yıl süren mücadelede, Rumeli ve
Balkanlarda fethedilen bölgelere Anadolu'dan mütemadiyen Türk
nüfus kaydırılarak bölgede
demografik dengeler Osmanlılar lehine değiştirilmeye başlanmıştı.
Bu tarihten sonra bir müddet
Balkanlardaki fetihlere ara verilmiş ve Anadolu'da Türk birliğini
sağlamlaştırmaya yönelik
düzenlemelere geçilmiştir. Bu maksatla I. Murat, oğlu Bâyezid'i
Germiyan beyinin kızı ile
evlendirmiş; Tavşanlı, Emet ve Simav gelinin çeyizi olarak
Osmanlılara verilmiştir. Aynı şekilde
Akşehir, Yalvaç, Beyşehri gibi bazı şehir ve kasabalar
Hamidoğulları'ndan para karşılığı satın
alınmış, Candaroğullar da Osmanlı hâkimiyetine girmişti.
Artık Osmanlıların karşısında tek bir güç
kalmıştı; Karamanoğulları.
Alaaddin Ali Bey, Osmanlıların yeniden Balkanlara yönelmesini
de fırsat bilerek, harekete geçmiş
ancak I. Murat Konya önlerinde Karamanoğullarını yendiğinde
Karaman beyi af dilemek zorunda
kalmıştır(1387)
Murat Hüdavendigar'ın yeniden Rumeli'ye yönelmesiyle birlikte
Niş ve Sofya da dahil olmak üzere
bütün Bulgaristan fethedildi.(1385/88). Timurtaş Paşa'nın Sırp
kuvvetleri tarafından baskına
uğratılıp, yenilmesi üzerine cesaretlenen Bulgar, Leh, Çek
ve Macar kralları da Sırpların yanında
yer aldılar. Fakat Çandarlı Ali Paşa, Bulgar Kralı Şişman'ı
esir alarak Bulgarları bu ittifakın dışına
attı. Buna rağmen Haçlı ordusu ilerleyişini sürdürünce, I.
Murat ordusunun başına geçerek
düşmanı Kosova'da karşıladı. I.Murat'ın oğulları Bâyezid
ve Yakup'un da yer aldığı Osmanlı
birlikleri büyük bir zafer kazandı. Sırp Kralı Lazar ve oğlu
esir edilmiş, düşman kuvvetlerinin büyük
bir kısmı imha olmuştu. (20 haziran 1389). Fakat I.Murat savaş
meydanını gezerken bir Sırp
tarafından hançerlenerek şehit düştü. Bunun üzerine Sırp
kralı da Osmanlı askerleri tarafından
öldürüldü. Osmanlılar için Balkanlarda tutunabilmek yolunda
ölüm kalım savaşı olarak görülen
I.Kosova Zaferi Sırplar tarafından asla unutulmamıştır. Günümüzde
dahi masum Müslüman halka
yönelik vahşetin arkasında bu mağlûbiyetin ezikliği ve
intikam hissi yatmaktadır.
1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30