1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30
3-DİĞER DEVLETLER
A-AVARLAR
Orta Asya'da Juan-juan adıyla bilinen, Avarların kökenleri
konusunda kesin bilgilere sahip değiliz.
Ancak son ilmî araştırmalar, Avarların iki kavim unsuruna
dayandığını ortaya koymuştur. İşte bugün,
bunlardan en az birinin Türk kökenli olduğunu söyleyebilmekteyiz.
Ayrıca Avrupa'da büyük etkiler
bırakan Avar topluluklarının da bu Türk unsurlara dayandığı
söylenebilir.
Avarlar, 552 yılında Göktürk devletinin kurulması üzerine,
İç Asya'daki yurtlarını terk ederek batıya
doğru kaçmışlardı. Önce Kafkasya'da görünen Avarları
Bizanslılar, Uarhunit (Avar-Hun) diye
adlandırmışlardır. Burada Bizans ile vardıkları bir anlaşma
ile 558'de Sabar devletine son verdiler. Bu
sayede Volga (İtil) ırmağından Tuna'ya kadar olan sahada hâkimiyet
kurmuşlardır. Ancak
Göktürklerin baskısı ile burada fazla tutunamayarak önlerine
çıkan bir kısım Slâv kabilelerini
yenerek, Onogur (Bulgar), Otrigur, Kutrigur gibi Türk asıllı
kavimleri de sürükleyerek Karadeniz'in
kuzeyinden Tuna nehri boylarına kadar ilerlediler. Bu sırada
Bizans'a elçiler göndererek, Bizans
arazisinde yerleşebilecekleri bir yer istediler. Bizans, Göktürk
baskısı yüzünden, Avarların bu
isteklerine çekingen davranmıştır.
567 yılında Macar ovasına gelen Avarlar, bu bölgede yaşayan
güçlü Germen kavimlerinden Gepidleri
dağıtmış, Lombardlar'ı da İtalya'ya göçe mecbur etmişlerdir.
Böylece Avarlar, Macar ovasına tek
başlarına hâkim oldular.
Bu sırada Avarların başında meşhur Bayan Han bulunuyordu.
Avarların bu başarısından sonra
Macaristan'ın tamamı, tarihte ilk defa olarak, tek bir siyasî
güç etrafında toplanıyordu. Ayrıca,
Avarların hâkimiyeti altında bulunan Slâvlar, tarihlerinde
ilk defa, tek bir siyasî idare altında bir araya
gelmiş oluyorlardı.
Bu tarihten sonra Avarların Bizans'a yöneldiklerini görüyoruz.
Trakya ve Makedonya'da büyük
akınlar yapan Avarlar, iki defa Selânik'e kadar ilerlemişler
ve şehri kuşatmışlardı. Avar askerî
baskıları sonunda Bizans, ancak onlarla büyük meblağlar
tutan yıllık vergiler ödemek suretiyle barışı
sağlayabiliyordu.
Bir ara Avarlar, İstanbul'u kuşatarak, Bizans'a korkulu anlar
yaşatmışlardı (626). Bu tarih Avar
hâkimiyetinin zayıflamaya başladığı zamana rastlar. Zira bu
esnada Avarların hâkimiyetinde bulunan
Slâv kabileleri ve Türk asıllı Bulgarlar ayaklanmışlardır.
679 yılında Tuna Bulgar devletinin kurulması
da Avar devletini sarsmıştır. Buna rağmen Avarlar varlıklarını
IX. yüzyılın başına kadar
koruyabilmişlerdir.
776-803 yılları arasında, bir yandan Frank kralı Büyük Şarl,
bir yandan da Bulgar hükümdarı Kurum
Han'ın Avarlara karşı giriştikleri saldırılar, Avar
devletinin sonu olmuştur.
Avarların Avrupa kavimleri üzerinde, önemli etkileri olmuştur.
Avrupa kavimleri, özellikle de Slâvlar,
devlet yönetimi ve askerlik konusunda Avarlardan çok şey öğrenmişlerdir.
Üzengiyi ilk defa
Avrupa'ya getirenler de Avarlar olmuşlardır.
B-BULGARLAR
453 yılında Attila'nın ölümünden kısa bir zaman sonra, Büyük
Hun Devleti'ni oluşturan değişik ve
çok sayıdaki kavim dağılmıştı . Bunlar arasında bulunan Türk
asıllı kavimlerin, yeniden Güney Rusya
ovalarına döndüğünü biliyoruz. Bu kavimler, tam bu sıralarda
doğudan aynı sahaya gelerek yerleşen
Onogur Türkleri ile karışarak Bulgar adı verilen yeni bir Türk
kavmini meydana getirmiştir. Zaten
Bulgar ismi de Türkçe, karışık manasına gelen bulgamak
fiilinden gelmektedir.
Büyük Bulgar Devleti
Bulgarlar, 558 yılından sonra, bir süre Avarların hâkimiyetinde
yaşadılar. Avarların 567 yılında
Göktürk baskısı ile, güney Rusya'dan Orta Avrupa'ya doğru
kaçmaları esnasında, çok sayıda Bulgar
topluluğunu da beraberlerinde sürüklerler. Geride kalanlar ise
Göktürk hâkimiyetine girerler. Bu
Bulgar toplulukları, Bizans'ın da yardımı ile, VII. yüzyılın
başlarında Göktürk hâkimiyetinden
kurtulurlar. Böylece, Karadeniz kuzeyinde yaşayan Bulgar
toplulukları reisleri olan Kobrat
idaresinde, bir devlet kurabilmişlerdir. Onun zamanında
devletin sınırları Kuban ırmağından Tuna'ya
kadar uzanıyordu. Ancak Bulgarların büyük çoğunluğunu bir
arada toplayan, bu Bulgar devleti uzun
ömürlü olmaz. Hükümdarları Kobrat'ın ölümünden hemen
sonra, Hazar devletinin baskısı ile
parçalanır (643). Kobrat'ın büyük oğlu Bayan Han idaresinde,
Kuban ırmağı boylarındaki yurtlarında
kalan bir kısım Bulgarlar, Hazarların hâkimiyetine girmek
zorunda kalmışlardır.
Tuna Bulgar Devleti
Hazarlara bağlanmak istemeyen Bulgarların bir kısmı kuzeye,
bir kısmı da batıya gelerek,
Balkanlarda Tuna Bulgar Devleti'ni kurdular (679). Batıya
gelenlerin başında, Kobrat'ın küçük oğlu
Asparuh bulunuyordu .
Tuna Bulgarları, bir yandan Avarlar ile bir yandan da Bizans ile
mücadele etmişlerdir. Tuna
Bulgarları'nın en büyük hükümdarı Kurum Han (803-814) idi.
Onun zamanında büyük bir Bizans
ordusu yenilmiş, imparatorları da bu savaşta ölmüştü.
Bulgarlar, yine onun zamanında İstanbul'u
kuşatacak kadar güçlenmişlerdi. Kurum Han giriştiği saldırılarla
Avarlara da büyük darbeler
vurmuştur.
Tuna Bulgarları'nın hâkim olduğu sahada, yoğun Slâv nüfusu
yaşamaktaydı. İki yüz yıla yakın
Türklüklerini muhafaza eden Bulgarlar, Boris Han zamanında
Hristiyanlığı resmen kabul etmeleriyle
(864) bu Slâv nüfus arasında eriyip gitmişlerdir. Bu bölgede
XIV. yüzyıldan sonra, beş yüz yıl
Osmanlı Türkleri egemen olacaklardır.
İtil Bulgar Devleti
Hazar hâkimiyetine girmek istemeyerek, kuzeye yönelen bir kısım
Bulgarlar, İtil (Volga) boylarında
yerleşmişler ve burada Moğol istilasına kadar devam edecek
bir devlet kurmuşlardır.
İtil Bulgarlarının yerleştiği bölge, İslâm ülkeleri ile
Hazarlar ve İskandinav kavimleri arasında ticaret
yolları üzerinde idi. Ticaret ve tarım ile uğraştıklarını
bildiğimiz Bulgarlar, uzun bir süre Hazarlara
bağlı kalmışlardır. Bulgar Şehri diye bilinen başkentleri,
zamanının önemli ticaret merkezlerinden idi.
Müslüman tüccarların tesiriyle X. yüzyılın başlarında İslâmiyet
ile tanışan Bulgarlar, Abbasiler ile
diplomatik ilişki kurmuşlardır. Bulgar hanı Almış, Abbasi
halifesine başvurarak, İslâmiyet'i
öğretecek din âlimleri istemiştir. Abbasi halifesi bu isteği
kabul ederek, kalabalık bir heyeti 622
yılında Bulgarlara göndermiştir. Bu heyet içerisinde bulunan
İbn Fadlan, başından geçenleri anlattığı
seyahatnamesinde, Bulgarlar ve diğer Türk boyları hakkında önemli
bilgiler vermektedir. İtil Bulgar
Devleti'ne 1237 yılında, Altınorda Hanı Batu tarafından son
verilmiştir.
İlk Müslüman Türk topluluklarından olan İtil Bulgarları,
bugünkü Kazan Türklerinin atalarıdır. Diğer
Bulgar toplulukları eriyip gittikleri hâlde, İtil Bulgarları
Müslüman olmaları sayesinde kimliklerini
koruyabilmişlerdir.
C-HAZARLAR
Avrupa'da kurulan ilk Türk devletleri için de en kuvvetli ve
uzun ömürlü olanı Hazar devletidir.
Karadeniz'in kuzeyine kadar hâkimiyetini genişleten Batı Göktürk
Devleti'nin bir devamı olarak
ortaya çıkmıştır. Göktürkler, VII. yüzyılın başında,
Hazar Denizi ile Karadeniz arasında dağınık bir
hâlde yaşayan, Sabar, Ogur ve Onogur gibi Türk kavimlerini
kuvvetli bir birlik hâlinde
teşkilâtlandırırlar. İşte bu birliğe Hazar adı verilmiştir.
Hazarlar için Bizans ve Çin kaynaklarında
Türk veya Türk-Hazar adı da kullanılmıştır. Hazar Devleti'nin
kurucuları, Göktürk hükümdar
ailesinin mensup olduğu Aşına soyundandırlar. Hükümdarlarına
da Göktürkler gibi, kağan
diyorlardı.
Hazarlar, Göktürk Devleti'nin yıkılışı ile tamamen bağımsız
bir devlet haline gelmişlerdir (6
30).Hazarlar, Bizans, İran, Arap devletleri ile yoğun ilişkiler
kurmuşlar, çeşitli Slâv kavimlerini ve
İtil Bulgar Devleti'ni hâkimiyetlerine almışlardı. Bizans-Sasani
savaşlarında Bizans ile ittifak
yapmışlar ve Bizans'ın üstün gelmesinde önemli rol oynamışlardır
(628). Hazar-Arap ilişkileri
daha çok savaş şeklinde olmuştur. Güney Azerbaycan yönündeki
Arap ilerleyişini durdurarak,
Bizans'ı Doğu Avrupa yoluyla güvenceye almışlardır. Ancak
Arap orduları, VIII. yüzyıldan itibaren
Hazarlara üstünlük sağlamışlardır. Bir defasında bir Arap
seferi karşısında Hazar kağanı barış
istemek zorunda kalmıştır (737). Bu tarihten sonra Hazarlar
arasında İslâmiyet yayılmaya
başlamıştır. Hazarların yaşadıkları bölge canlı bir
ticaret merkezî konumundaydı. Hükümdarlık
ailesi yanında bir kısım halk da Yahudiliği seçmişti. Bugün
Karaim adıyla bilinen Türk kökenli
Yahudiler, Hazarların torunudurlar. Ülkelerinde Hristiyan, Müslüman
vb. değişik dinlerden halk
barış içinde yaşayabiliyorlardı. IX. yüzyılın ortalarında,
Peçenekler'in İtil-Harezm ticaret yolunu ele
geçirmeleri üzerine Hazarlar, başlıca gelir kaynakları
ticaretin aksaması ile zayıfladılar. Daha
sonra Peçenek ve kendilerine bağlı Slâv (Rus) prensliklerinin
saldırılarıyla X. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren hızla çöktüler . Dağılan Hazar
toplulukları ise doğudan gelen Türk toplulukları
arasında erimişlerdir.
Hazarların devlet teşkilâtı ve askerlik alanında Slâv (Rus)
kavimleri üzerinde büyük etkileri
olmuştur. Bugünkü Hazar Denizi, adını Hazar Türklerinden
almıştır.
D-MACARLAR
Macarlar, Fin-Ugor kavimlerinin Ugor kolundandır. Macar adı, bu
kolun diğer adı olan, Manysi-er'den
gelmektedir. İlk yurtları İtil (Volga) ırmağının yukarı kısımlarıdır.
VI. yüzyılda Sabarlar tarafından
güneye itilen Macarlar, Hazar Kağanlığı'na bağlanmışlardır.
Bu dönemde yaşadıkları bölge, Don ve
İtil ırmakları arasıdır. Macar tarihinde ve destanlarında
önemli bir yer tutan bu bölgeye Macarlar,
Etel-Közü adını vermişlerdir. Bu bölgede Onogur Türkleri'nin
de karışmasıyla bugünkü Macar
milletinin çekirdeği oluşmuştur. Macarların diğer adı olan
Hungar sözü de bu Onogur'dan
gelmektedir.
Macarlar, IX. yüzyılın sonlarına doğru Peçenekler tarafından
batıya itilmişlerdir. Bu sırada
başlarında Hazar Türkleri'nden Kabar oymağından Almışoğlu
Arpad bulunuyordu. Artan Peçenek
baskısı karşısında daha da batıya kayan Macarlar, 896 yılında,
kendi adları ile anılan bugünkü
yurtlarına geldiler. Bu bölgede Avrupa içlerine yaptıkları
akınlar ve Almanlarla giriştikleri
mücadelelerle adlarından uzun süre söz ettirdiler. 1000 yılında
Katolik mezhebini kabul ederek
Hristiyanlaşmışlardır. Macarlar, Avrupa'da Slâvların birlik
oluşturmasını engellemişler ve ayrıca
Almanların Balkanlara sarkmasını da önleyerek denge unsuru
olmuşlardır. 150 yıl kadar Osmanlı
idaresinde yaşayan Macarlar, Avrupa'da önemli bir güç olarak,
günümüze kadar gelmişlerdir.
1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30