1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30

E-PEÇENEKLER
Peçenekler, Uz (Oğuz), Kuman gibi Türk boyları ile birlikte Orta Asya'dan doğu Avrupa'ya akan
büyük bir göç dalgası içerisinde yer almışlardır. Oymaklar birliği biçiminde hareket eden Peçenekler,
siyasî hayatları boyunca bir devlet düzenine geçememişlerdir. Peçenekler, Batı Göktürklerini
oluşturan Onoklardan gelmektedirler. Önceleri Isık -Balkaş gölleri dolaylarında oturuyorlardı. Batı
Göktürk Kağanlığı'nın dağılmasından sonra, Karluk ve Oğuz baskısı ile VIII. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren Batı Sibirya'ya çekilmişlerdir. Hazar-Oğuz ittifakının zorlaması ile İtil ırmağını geçerek Don
ve Dinyeper nehirleri arasında yaşayan Macarları yurtlarından etmişlerdir. Böylece Peçenekler, Azak
denizi ile Karadeniz arasında kalan sahaya hâkim olurlar. Bu geniş sahada 130 yıl kadar hâkim
olan Peçenekler, bu süre içerisinde Ruslar'a ağır darbeler indirmişler ve onların Karadeniz'e
inmelerine engel olmuşlardır. Ayrıca Bizans ile de iyi ilişkiler kurmuşlardır. Ancak doğuda artan Uz
(Oğuz) baskısı karşısında Peçenekler yerlerini terk edeceklerdir. 1036 yılından sonra aşağı Tuna
boylarında gördüğümüz Peçenekler, Uz ilerleyişinin durmaması üzerine Balkanlara inmeye
başladılar. Peçeneklerin bir kısmı Bizans hizmetine girerek Bizans topraklarında yerleştirilmişlerdir.
Hatta bunların bir kısmı 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinde, Alp Arslan'ın tarafına geçmek
suretiyle Bizans'ın yenilgisinde rol oynamışlardır. Selçuklu Türklerinin Anadolu'yu yurt edindikleri
tarihlerde, Peçenekler de Balkanlar da Bizans ile şiddetli mücadelelere girmişlerdi. Bu sırada İzmir'i
alarak Batı Anadolu 'da güçlü bir beylik kuran Çakan Bey, İstanbul'u zapt etmek istiyordu. Bu
amaçla Çakan Bey, soydaşları Peçenekler'le ittifak kurdu. Çok zor durumda kalan Bizans'ın
yardımına yine bir başka Türk boyu Kumanlar yetişmiştir. Peçenekler, Bizans'ın kışkırtması ile 40
bin Kuman atlısının baskınına uğrayarak ezildiler (1091). Bu olaydan sonra artık Peçenekler siyasî
bir varlık olmaktan çıkmışlardır. Dağınık gruplar hâlinde Hristiyanlaştırılarak yerli halk arasında
eridiler.
F-KIPÇAKLAR
Doğuda Kıpçak, batıda Kuman adıyla tanınan bu Türk kavmi, aslında iki Türk kavminin
birleşmesinden meydana gelmiştir. Batı Göktürk topluluklarından Kimeklerin bir kolu olan Kıpçaklar,
önceleri Balkaş gölünden İrtiş ırmağına kadar olan bölgede oturuyorlardı. Güneyden Kumanların
kendilerine katılmalarıyla güçlerini daha da artırmışlar ve çeşitli sebeplerle İtil ırmağını geçerek batıya
yönelmişlerdir. Batıda daha çok dış görünüşleri ile alâkalı olarak, sarışın manasına gelen çeşitli adlar
verilen Kıpçaklar, kaynaklarda beyaz tenli, sarı saçlı, güzel görünüşlü insanlar olarak tasvir
edilmektedirler.
Uzun süren mücadelelerden sonra Uzları batıya sürerek, XI. yüzyılın ikinci yarısında Karadeniz'in
kuzeyindeki geniş bozkırlara gelip yerleştiler. Bu Uz (Oğuz)-Kıpçak mücadeleleri ünlü Dede Korkut
destanlarının esas konusunu oluşturur. Kıpçaklar Karadeniz'in kuzeyindeki yeni yurtlarında, 150 yılı
aşan bir süre hâkimiyet kurmuşlar, Rus ve Balkan tarihinde derin izler bırakmışlardır. Yaşadıkları
bölge, o zamandan başlayarak, İslâm kaynaklarında Deşt-i Kıpçak (Kıpçak Bozkırı) adını alacaktır.
Kıpçaklar bir çok kere Tuna'yı geçerek Balkanlar'a ve Macaristan'a akınlar yaptılar. Bizans ile
zaman zaman savaşmakla birlikte genellikle iyi ilişkiler kurmuşlardır. Nitekim 1091 yılında Çakan
Bey ile ittifak yapan Peçenekler'i ağır bir yenilgiye uğratarak, Bizans'ı kurtarmışlardır. Kıpçak ülkesi,
1238-39 yılarında Altınorda Hanı Batu han tarafından tamamen işgal edilmiştir. Kıpçakların bir
kısmı Macaristan'a çekilmişler, bir kısmı da İtil Bulgarları ile karışarak Kazan Türklerinin
oluşmasında önemli rol oynadılar. Karadeniz'in kuzeyinde kalan Kıpçaklardan pek çoğu daha
sonraki yıllarda Mısır'a götürülmüş, bir kısmı yüksek mevkilere kadar yükselmiştir. Hatta aralarında
sultanlık mertebesine erişenler dahi olmuştur.
G-OĞUZLAR(uzlar)
Türk milletinin, her devirde en büyük bölümünü oluşturan Oğuzlar, siyaset ve medeniyet sahasında
da en büyük rolü oynamışlardır. İslâmiyet'ten önce Göktürk devletini kuranlar Oğuz soyundan olduğu
gibi İslâmiyet'ten sonra, Selçuklu, Harzemşahlar, Osmanlı, Akkoyunlu, Karakoyunlu, Safeviler gibi
pek çok Türk devleti de yine Oğuz'dur. Oğuz adı, kabile, boy manası da bulunan ok sözünden eski
Türkçede çoğul eki olan z ekiyle türetilmiştir. Oklar, boylar anlamını taşımaktadır. Nitekim Oğuzlar,
24 boy hâlinde yaşamaktaydılar ve bu boy yapılarını her gittikleri yere taşımışlardır.
Peçenekleri önlerine katarak, doğu Avrupa'ya yönelen Oğuzlar, kalabalık Oğuz kütlelerinin bir
kısmını oluşturmaktadır. Bunlar kaynaklarda Uz veya Guz şeklinde adlandırılmışlardır. Ruslar ise
bunlara doğrudan Türk adını vermişlerdir. Peçeneklerin ardından ileri hareketlerine devam eden
Uzların büyük bir kısmı 1064 yılında Tuna'yı geçerek Balkanlara geçtikleri hâlde, diğer bir kısmı da
bugünkü Ukrayna'nın güneyinde yerleşmişlerdir. Bunlardan bir kısmı Karakalpak adıyla bilinecektir .
XI. yüzyıl ortalarında Balkanlarda yurt tutan Uz topluluklarının bir bölümü Vardar ovasındaki başka
Türk unsurlarla karışarak, buranın tam bir Türk yurdu olmasını sağlamışlardır. Uzlar'ın kalan kısmı
Dobruca'da yerleşerek, bugünkü Gagauzlar'ın temelini oluşturmuşlardır.
Ğ-SABARLAR
Büyük Hun Devleti'nin dağılmasından sonra, doğu Avrupa'da görülen kalabalık Türk kavimleri
arasında Sabarlar da bulunur. Kaynaklarda Sabir, Sibir biçimlerinde de gördüğümüz Sabar adı,
Türkçe sapan, yol değiştiren, serbest manasındadır. V. yüzyılın ikinci yarısında doğudan Juan Juan
baskısı karşısında, Batı Sibirya civarındaki yurtlarını terk ederek batıya doğru göç etmişlerdir. Ural ve
Altay dağları arasındaki geniş bozkırlarda yaşayan Onogurlar'ı da önlerine katarak, İtil-Don ırmakları
arasında ve Kafkasya'nın kuzeyinde Kuban ırmağı boyunda yerleşirler (515). Sabarlar, bu bölgede
Bizans ve Sasaniler ile temas kurmuşlardır.Bir defasında Sasaniler ile anlaşarak Bizans'a, doğu
Anadolu eyaletleri üzerine büyük bir akın yapmışlardır (516). Bu devirde başlarında Balak isimli
hükümdarları vardı. Sabarlar, üstün savaş teknikleri ile Bizans-Sasani mücadelesinde bazen
Sasaniler'i, bazen de Bizans'ı desteklemişlerdir.
558 yılına gelindiğinde, Göktürklerin önünden kaçan Avarlar, Bizans ile anlaşarak Sabar devletine
son vermişlerdir. V. ve VI. yüzyıllarda Batı Sibirya ve Kafkasya'nın kuzeyinde önemli roller oynayan
bu Türk kavminin hatırasına, Sibirya adı zamanla bütün Kuzey Asya'yı ifade eder olmuştur.
H-TÜRGEŞLER
Türgeşler, Batı Göktürklerinin bir koludur. İlk oturdukları bölge Altay dağlarının güney batı etekleri
idi. M.Ö-M.S. 30'da Göktürk devletinin yıkılmasıyla güçlerini artırdılar. On boy hâlinde yaşayan
Türgeşler, 657 yılından sonra Çin'in baskısı ile batıya göçüp etrafa yayılmışlardır. Bunlardan daha
kalabalık olan beş boy İli ırmağı boylarına gelip yerleşmişlerdir . Sarı Türgeşler diye adlandırılan bu
kısmın başında Baga Tarkan bulunuyordu. Daha batıda Talas bölgesine gelmiş olan diğer beş boy
ise Kara Türgeşler adıyla bilinmektedirler. Baga Tarkan, batıdakilerin de katılmasıyla siyasî bir birlik
oluşturmuş, güneyde ünlü bir ticaret merkezî olan Tokmak şehrini ele geçirerek burayı da başkent
yapmıştır. Şehirleşmeye büyük önem veren Türgeşler, Türkistan'ın önemli şehirlerini ele
geçirmişlerdi. Baga Tarkan'ın kendi adına para da bastırdığını biliyoruz.
Batı sınırlarını Sir-Derya'ya kadar uzatan Türgeşler, Batı Türkistan' a hâkim olan Müslüman
Araplarla da temasa geçmişlerdir. 681 yılında Göktürk Devletinin yeniden kurulmasıyla Türgeşler,
Göktürkler'in hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalmışlardır. 712 yılında ise Göktürk Kağan'ı
Kapagan, Türgeş Kağan'ını öldürerek onun hanedanına son vermiştir. Ancak 717 yılında Türgeşlerin
batı kesimlerinin yeniden bir birlik oluşturduklarını görüyoruz. Artık bu dönemde daha da batıya
kaymış olan Türgeşler, önceleri Müslüman Arap ilerleyişinin önünde en büyük engel olmuştur.
Zamanla boylar arasında rekabetin artması ve iç çekişmeler, Türgeşlerin zayıflamasına sebep
olmuştur. 766 yılına gelindiğinde Batı Göktürk sahasında hâkim olmaya başlayan Karluklar,
Türgeşlerin siyasî varlıklarına son verirler. Türgeşler, Türklerin şehir ve kültür hayatını
benimsemesinde ve batıdaki Türk nüfusunun artmasında büyük rol oynamışlardır. Böylece sonradan
Selçuklular gibi büyük devletler kuracak olan Türk topluluklarının bilgi ve becerilerinin artmasını
sağlamışlardır. Ayrıca doğu Avrupa'da gördüğümüz Uz, Peçenek gibi Türk kütlelerinin de temelini
oluşturmuşlardır.
I-KIRKIZLAR
Asya Hunları çağından beri varlıklarını bildiğimiz Kırgızlar, o dönemde Hunlara bağlı Ting-linglerle
karışık olarak yaşıyorlardı. Yenisey ırmağı boylarında oturan Kırgızlar , 560'da Mukan Kağan
zamanında Göktürklere bağlanmışlar, Göktürk Devleti'nin 630'da yıkılmasıyla bağımsız olmuşlardır.
Ancak 681 yılında II. Göktürk Devleti'nin kurulmasıyla, tekrar Göktürk yönetimine girmişlerdir. Uygur
Devleti'nin kurulmasından sonra, 758'de Mayan-Çur Kağan tarafından Uygurlara bağlanan Kırgızlar,
840 yılında şiddetli bir hücumla Uygur Devleti'ni yıkarak Orhun bölgesinde kendi devletlerini
kurmuşlardır. Ancak bir müddet sonra Kitanlar tarafından buradan çıkarılan Kırgızlar, eski yurtlarına
çekilmek zorunda kalmışlardır. Böylece Orhun bölgesi Türk yurdu olmaktan çıkıp, Moğolistan'ın bir
parçası haline gelmiştir. Cengiz Han zamanında Moğollar'a boyun eğen ilk Türk kavmi olan Kırgızlar,
bu tarihten sonra siyasî bir varlık gösterememişlerdir. Uzun yıllar dağınık ve göçebe olarak yaşayan
Kırgızlar, Rus ve Sovyet hâkimiyetinden sonra bugün Kırgızistan adıyla bağımsız bir devlet hâlinde
yaşamaktadırlar. Dünyanın en uzun destanı olan Manas destanı Kırgız Türkleri' ne aittir.
İ-KARLUKLAR
Adları kar yığını manasına gelen Karluklar, Göktürklerin bir koludur. ilk yurtları Altayların batı
bölgeleri idi. Göktürk çağında Göktürklere bağlı olarak yaşayan Karluklar, I. Göktürk Devleti'nin
yıkılmasıyla güçlerini artırmışlardır. Kapagan Kağan zamanında tekrar II. Göktürk Devleti'ne
bağlanmakla beraber Uygurlar ve Basmıllar ile birleşerek Göktürkler'in yıkılmasında büyük rol
oynamışlardır. Uygurlar ve Karluklar'ın katılmasıyla oluşan Basmıl Kağanlığı'nın Uygurlar tarafından
yıkılması üzerine Orhun bölgesinde Uygurlar hâkimiyet kurdular. Uygur Devleti'nin hâkimiyetini
tanımak istemeyen Karluklar, Uygur Kağan'ı Bayan-Çur karşısında tutunamayarak (747) batıya
kaymışlardır. Burada meşhur Talas Savaşı'nda (751) Türkistan üzerindeki emellerini iyice ortaya
koyan Çinliler'e karşı Müslüman Arapların yanında yer alarak, tarihî bir rol oynamışlardır. Böylece
Türkistan'da Çin hâkimiyetinin genişlemesi durdurulduğu gibi, Türk hâkimiyeti de güçlenmiştir.
Ayrıca Türklerin İslâmiyet'le olan ilişkileri olumlu yönde gelişmiştir. 766 yılına doğru, Batı Göktürk
sahasında Türgeş hâkimiyetine son vererek, bu sahada hâkimiyet kurmuşlardır. 840 yılında
Uygurların yıkılması üzerine Karahanlı Devleti'nin temelini oluşturdular. Uygurlarla başlayıp,
Türgeşlerle gelişen şehirleşme faaliyetleri Karluklar tarafından devam ettirilmiştir.
J-KİMEKLER
Kimek adının manası kesin olarak bilinmemekle birlikte gemi sözcüğünün ilk şeklinden geldiğine
dair görüşler bulunmaktadır. Batı Göktürk topluluklarından biri olan Kimekler, İrtiş ırmağı boylarında
yurt tutmuşlardı. Aralarında Kıpçakların da bulunduğu çeşitli boylardan oluşan bir federasyon
şeklinde yaşıyorlardı. Kimekler, önce Batı Göktürklerine, ardından aynı sahada hâkimiyet kuran
Türgeşlere bağlandılar. Türgeş hâkimiyetinin zayıflamasıyla Kimekler, VIII. yüzyılın ortalarında
bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmışlardır. Önceleri başlarında Tutug unvanlı biri bulunurken,
devletlerinin kurulmasından sonra bu Yabgu olarak değişmiştir. Kimekler'i meydana getiren boylar
zamanla dağılarak değişik bölgelere yayılmışlardır

1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30